annemin sex hayatına girişim 2 (devam)

annemin sex hayatına girişim 1: http://16honeys.com/stories/lang/tr/read/yasasinseks/posts/540883.html
arabama atlayıp biraz dolaştıktan sonra tenhapuplic agent porno izle bir yere çekerek bir kez daha boşaldım. saat 11’e geliyordu, o saatte açık bir bar bulmak imkansız olduğundan bir bistroya girerek deniz kenarındaki koltuklardan birinde içtiğim votkayla beraber düşünmeye başladım.

sekse aç bir adam değildim, karım vardı, yakışıklıydım ve sık sık kaçamaklar yapıyordum. yaşamadığım şey ne kalmıştı? her türlü zevki yaşamayı bir gereklilik ve mutluluk sayan bir biseksüel olarak son 2 yılda birkaç defa grup seks bile yapmıştım, travestilerle yatmıştım, erkeklerle ilişkilerim olmuştu. benim gibi birini hoş bir kadın ya da erkek azdırabilirdi fakat heyecanlanmak ve hatta heyecandanporno resimleri titremek mümkün değildi benim için ya da ben öyle sanıyordum. ama şu votkayı tutan parmaklarım bile titriyordu heyecandan. her sınırı aşmış, her türlü tabuyu yıllar öncesinden yıkmış birini, ilk kez meme elleyen ergen triplerine sokan şey, aşılmamış son bir sınır, yıkılmamış en büyük tabuydu. annemdi. bu yaşıma kadar hiç onu öyle düşünmemiştim ve o yataktaki üçlü seks halini görmesem muhtemelen yine de düşünmezdim. bir erkeğin kendisini doğurup, büyüten annesini arzulaması, onunla babasının bir zamanlar yaptığı gibi sevişmesi, babasının yıllar önce içine girdiği kadınlığına şimdi oğlunun girmesi, o memeleri öpüp yalaması, anne ve oğlun dudaklarının birbirini ıslatması, soluklarının birbirine karışması ve her şeyin ötesinde bunun anne tarafından da arzu edilmesi…beni asıl çıldırtan ve ulaşmak istediğim yer buydu. yani annemin de beni istemesi, onu azdırıp çıldırtmak. porno filmlerdeki milf kadınlardan farksız olan annemi elde etmek ama hem bir kadın hem bir anne olarak elde etmek, birbirimizin olmak…saçma ya da aptalca ama hayatımdaki her şeyin bir palavra olduğu, artık annem yeliz’e sahip olmak, onunla aşkı ve seksi yeniden keşfetmek için bu dünyaya geldiğim sonucuna varmıştım.

o bistroda kahvaltı yapıp, bir iki saat geçirdim ve bir plan yaptım. amacımı gerçekleştirmek üzere yaptığım planı hayata geçirmek için hemen harekete geçtim. önce izmir’e gidip 4 tane gizli kamera satın aldım. karım nesrin’i arayıp abimin macaristan’daki otele gidip bazı sorunları çözmesi gerektiğini, bu yüzden istanbul’a dönerek belirsiz bir süre işlerin başına geçeceğimi ve işlerim bittiğinde hemen milas’a gelip onu teyzesinden alacağımı söyledim. biraz bozulmasına rağmen kabul etti. izmir’den ayrılmadan anneme iki pahalı parfüm ve dolce&gabanna marka kırmızı, ultra mini, göğüs dekolteli straplez bir abiye satın aldım. bunların nereden çıktığını soracak olan anneme cevabım hazırdı: anneler gününde hiçbir şey almamıştım sana, ben de seks resimleri kendimi affettirmek istedim, diyecektim. ve bu anne kelimesini son kez kullandığım an olacaktı çünkü bu kelimenin kullanımı evde anne-oğul olarak varlığımızı bize hatırlatacak ve bizi bu psikolojiye hapsedecekti ki bu hiç istemediğim bir şeydi. önce psikolojik ortamı hazırlamalıydım. her şeyi deliliğe varan bir detaycılıkla hesaplamaya çalıştım, hiçbir boşluk olmamalıydı.

ertesi gün sabahtan annemi aradım ve akşama doğru ona geleceğimi söyledim. eve vardığımda akşam saat 7’ye geliyordu . hava hala günlük güneşlikti, bahçenin kapısı kapalıydı, bu sefer kapıyı kapatmayı unutmamıştı. zile bastım ve annem saniyeler sonra üzerinde çiçekli bir aşçı önlüğü ve şen kahkahalarıyla geldi. kapıda uzun uzun sarıldık birbirimize, saniyeler süren o anlarda iri göğüslerinin baskısını üzerimde hissederken dün sabahı düşünüyordum. yanaklarından öptüm, saçlarından ve boynundan gelen kadınsı kokuyu içime çektim. akşam yemeğinde ziyafet vardı, beraber rakı içip ailemden ve abimlerden konuştuk. her attığı kahkahada annemi daha çok inceliyor, yaşama sevincine ve yeni keşfettiğim şuh hallerine hayran kalıyordum. annemde keşfettiğim şeylerin hiçbiri karımda yoktu. bu arada üzerindeki göğüs dekolteli açık pembe tişortunun içinde iri memeleri “hakan ye beni” der gibi sallanıyordu. masadan kalkıp annemin meraklı sözleri eşliğinde hediyelerini arabadan getirdim. önce kırmızı elbiseyi gösterdim, bayıldı ama ona bu kadar seksi bir elbise almama da aynı zamanda anlam veremedi ya da ben öyle hissettim. anneme bir açıklama borçluydum sanırım, “yeliz sultan, bu elbiseyi ancak güzel ve bakımlı hanımlar taşıyabilir, tıpkı sizin gibi”, annemin çok hoşuna gitti bu sözler ve canım diyerek yanağıma öpücük kondurdu. içeriye gidip elbisesini giyerken ben de parfümleri açtım. annemin, ”hakan şunun fermuarını çeker misin canım” sesiyle arkamı döndüm, elbisenin kollarını takmamış, elleriyle ön tarafını tutarak yanıma gelmişti, memeleri yine bana “hakan, gel
artık” diyordu sanki.

http://i.hizliresim.com/2z55g2.jpg

nutkum tutulmuştu, arkasını dönünce poposuna ve sırtına hızlı bir bakış atarak fermuarı çektim. annem nefis olmuştu, aldığım elbise tahmin ettiğim gibi memelerini ve seksi yuvarlak poposunu olduğu gibi sergiliyordu. sarı saçları ve nasıl oldum diye sorarken attığı şuh kahkalarla tam bir afet olmuştu. parfümleri denerken tam da beklediğim gibi, bu hediyeler nereden çıktı diye sordu. ben de hazırladığım cevabı verdim. çok memnun oldu, beni öptü ve anneme uzun uzun sarıldım.

ikimiz de yataklarımıza kendimizi güçlükle atacak kadar sarhoş olmuştuk. sabah annemin sesiyle uyandığımda saat 11’e geliyordu. her yanım sızlıyor, başım da ağrıyordu. bu kadar içilen bir geceden sonra annemin kalkıp kahvaltıyı hazırlaması ve sonra da beni kahvaltıya çağırması hem garibime hem hoşuma gitmişti. kahvaltıda biraz muhabbetten sonra annem alışverişe sonra da kuaföre gideceğini , bu gece felekten bir gece çalacağımızı söyledi.

– yaşama enerjine hayranım, beni bıraksan akşama kadar yatardım canım.
– hayat o kadar uzun süre uyumak için çok kısa hayatım, her günü yaşayacaksın sonuna kadar.
annem evden çıktığında, hızla hareket ederek salona ve yatak odasına gizli kameraları yerleştirip bilgisayarım üzerinden test ettim. her şey mükemmel olmuştu, fark edilmesi imkansızdı. sıra annemin yatak odasında bir araştırma yapmaya gelmişti. çekmeceleri sıra sıra açıp kapıyordum. onlarca fantezi iç çamaşırı, dantelli, string, transparan külotlar ve sütyenlerle doluydu çekmeceler. en altta mini pileli etekler, transparan gecelikler, renk renk jartiyer takımları vardı. hepsini çıkarıp çıplak vücudumun üzerinde yayarak bilincimi yitirdim, sanki damardan bir şeyler alıp, uçmuş, harikalar diyarında yol alıyor gibiydim. vücudumu okşuyordu annemin külotları ve sütyenleri, burnuma gelen kokuları beni uçuruyordu. titriyor ve göğe yükseliyordum sanki.
dün annemin giydiği açık pembe renkli tişortu ve siyah g-stringini koklayıp öperek iki defa mastürbasyon yapıp boşaldım. sonra garajdaki dambıl takımını çıkararak annemin fitness odasına taşıdım. üzerimde sadece boxerla annem gelene kadar çalıştım, vücudum son derece fit ve kaslıydı. annemin bunu görüp fark etmesini istiyordum. saat 8’e doğru geldiğinde beni odada spor yaparken buldu, üzerinde beyaz mini şort ve dekolte, bol bir tişort vardı. yanağımdan öptü, hayatım haydi duş alıp çıkalım dedi.

– anne kollarım nasıl?
– dur bakayım(elleyip sıkarak)…taş gibi olmuşsun valla.ooo baklavalar da var.
– ehh o kadar çalışıyoruz olsun.
– nesrin çok şanslı.
– sen hemen duşa mı gireceksin?
– evet
– haydi ben götüreyim seni, bu kaslar bir işe yarasın.

annemi kucağıma alıp banyoya kadar götürürken, yeliz şaşkınlık içinde bağırıp deli çocuk bırak beni, saçlarım bozulacak diye kahkahalar atıyordu.

bir buçuk, iki saat sonra annem makyajını yapıp, kırmızı elbisesini giymiş, pabuç olarak da gümüş renk topuklu ayakkabıyı tercih etmişti. dün gecekini aşan bir afete dönüşmüştü. ben de vücudumu ortaya çıkaran dar bir gömlek ve keten pantolon giymiştim. evden çıkmadan aynada fotoğramızı çekmek istedi, aynaya yansıyan halimize baktım. uzun boylu, yakışıklı bir adam ile orta yaşın henüz başlarında seksi ve diri bir kadın vardı. anne- oğul gibi değildik, belki biraz jigoloyu andırıyor olsam da iki sevgili de denebilirdi bize. annem beni yine öptü, benim yakışıklı oğlum diyerek. nesrin korkmuyor mu seni kaybetmekten diye sordu, bense o sırada arabamın kapısını açıp anneme gülümseyerek “buyrun kraliçem” demek ile yetiniyordum.

bir meyhanede yemek yiyip, rakı içtik. kalktığımızda saat 12’ye yaklaşıyordu, uykum gelmişti. annem arabayı eve doğru süren koluma yapışarak dur nereye ya, diye söylendi.

– dans etmeden, kurtlarımızı dökmeden mi gideceğiz?
– haklısın, uykum geldi de biraz.
– ya senin için geçmiş be hakan.
– haklısın hayatım senin gibi değiliz
– canlan biraz canlan. sen gençsin.
– sen de gençsin. hala genç kız gibisin.
– keşke öyle olsam be oğlum.
– öylesin, gençleri cebinden çıkarırsın sen şu güzelliğinle.

annem yanağıma öpücük kondurarak, canım çok tatlısın dedi. ve gümbür gümbür müziğin sesiyle ayılacağım bir gece kulübüne girdik. annemi yalnız bırakıp, yüzümü yıkamak için tuvalete gidip döndüğümde, annemi 5-6 dakika boyunca 3 ayrı erkekle konuşurken gördüm. daha önce tanıştıklarını belli edecek kadar samimilerdi. adamların bakışlarından en azından iki tanesinin annemle yattığından emindim. 40’lı yaşlarda şık giyimli bir adam annemi belinden kavrayarak yanağından öptü, annem tedirgin olmuştu. öpücükler dudaklarına doğru başlayınca annem geri çekilerek bir şeyler söyleyip başka bir köşeye geçti. izlemeyi bırakarak, annemin yanına gittim.

annem tedirgin olmuştu, yıllarca abim ve benimhayatımda şefkatli ve kutsal bir anne figürü olarak yer almış, kendisini böyle tanıtmış biri için, bu night club bir sürü tehlikeler içeriyordu. anneme çıkalım şurdan deyince hemen kabul etti. doğrusu başka erkekler artık canımı sıkmaya başlamıştı benim de, galiba kıskanıyordum. arabayı eve doğru sürmediğimi fark edince, bu sefer annem nereye böyle diye sordu. yalıkavak’a dedim. annemin tanımadığı insanların arasında hem benim hem de onun daha rahat hareket edeceğini düşündüm. yalıkavak’a vardığımızda saat 2’ye yaklaşıyordu. hemen billionaire club’a girdik, ortam çok daha elit ve en önemlisi yabancıydı. annemle birer içki içtikten sonra dans etmeye başladık.yeliz sarhoş olduğu için kutsal anne kimliğini korumakta zorluk çekiyor ve gerçek kimliğine, kadınlığına gitgide yaklaşıyordu. vücudunu öyle kıvrak şekilde kullanıyordu ki ayak uydurmakta zorlanıyordum. sarı saçlarını ellerinin arasına alıp topluyor, sonra o saçlarını bırakıyor ve saçları gözlerinin üzerine düşüyordu. bu hallerine adeta çıldırıyordum. arkasını döndüğünde kontrolümü tamamen yitirdim, göbeğinden tutup kendime çektim ve dimdik olan aletimi kalçalarına neredeyse 1 dakika bastırdım. annem kollarımın arasında oynamaya devam ediyordu. kollarımdan kurtulup bana attığı kadınsı bakışlarla dansına devam etti. kontrolümü kaybettiğim için kendime kızıp lavaboya gidip yüzümü yıkadım. yüzüme su çarpınca anca anlayabildim boşaldığımı. tuvalette peçete ile temizlendikten sonra iki kokteyl kapıp annemin yanına zorlukla, kalabalığı yararak ulaştım. etrafında genç bir çocuk annemle dans ediyordu, herifin eli annemin kalçalarının tam üzerindeydi. sıkıyor ve okşuyordu. bir anlık kurtulunca beni gördü ve gelip elimden bardağı aldı. herife fena bozulmuştum,annemi kolumla kendime bastırarak yanağından boynuna doğru öpmeye başladım. herif toz olmuştu ama bu öpücüklerim anne-oğul ilişkisinin çok dışındaydı. sınırları aşmaya başlamıştık. beraber dansa devam ettik, annemin saçlarını okşuyordum dans ederken. omuzlarına, beline, karnına her yerine doya doya dokunuyor, okşuyordum. ama ikinci geceden daha fazla zorlamak da istemiyordum.

uyandığımızda saat öğlen 2’ye geliyordu. annem kahvaltıyı hazırlamıştı.

– hayatım bugün çok geç kaldık çok.
– aynen yeliz sultan ya…ama dün gece nasıldı?
– harikaydı, eğlenmeyi unutmamışsın. harika dans ediyorsun.
– bence sen daha harikaydın. o kıyafetle, seksilikle, danslarınla herkesin gözü üzerindeydi.
– (kısa bir gülüşten sonra) o kadar çıtırın arasında hem de?
– boşver onları.
– yıllanmış şarap gibisin diyorsun.
– hayır hayır yeliz sultan, şu yıllanmış şarap muhabbeti… kadınların yıllandıkça güzelleşeceği en büyük yalandır. bence sen tazecik bir genç kız gibisin. gerisi de hikaye yani
– oğlum beni şımartıyorsun, kendimi bir şey sanıcam bak.
– sana her şey yakışır kraliçem.

kahvaltıdan bir saat sonra beraber fitness odasına geçtik, antrenmandan sonra beraber yüzeceğimiz için ben sarı dar mayomu giymiştim, annemse bol tişort ve bir koşu şortu giymişti. annem koşarken arada konuşuyorduk, annem bana ben anneme gizli bakışlar atıyorduk. annem aramızdaki anne-oğul ilişkisinin bozulmasını hiç istemiyordu ama bir yandan da bir erkek olarak benimle yatmak istiyordu. halter kaldırırken anneme bakmaktan dikleşmiş aletim kalkıp iniyor ve ucu mayonun üzerinden görünüyordu. annem koşuyu bitirip koşu bandından inerken vücudumu görmesi için odadan çıkmadan anne diye seslendim. boynumun arkasının acıdığını, bakmasını istedim. arkama geçip boynuma bakarken halter havadaydı ve sikimin başı da ortadaydı. “hayır, bir şey yok” diyerek biraz mahcup bir şekilde çıktı. o’nu bu hale sokmak iyi bir şey miydi, emin değildim. biraz sonra havuzun başına gittiğimde annem şezlongda uzanmıştı. beni çağırmamasından anlamıştım ki “bir şey” vardı. acaba çok mu hızlı davranmıştım ya da en başından beri yanlış bir yolda mıydım?

p.s. daha yüksek feedback (like + comment) olursa yeni bölümler devam edecek…